Haber

Hatimoğulları: Şam ile anlaşmanın yolu Kobanê’den geçer

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık Meclis Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.

Madımak Katliamı’nın yıl dönümüne değinen Hatimoğulları, “33 canımızı yakarak katlettikleri gün. Bugün 33 canımızın şahsında bu ülkede semah yakılmak istendi, saz yakılmak istendi, şairler, semah dönenler yakılmak istendi. Bizler burada kardeşliğin yakılmak istendiğini gayet iyi biliyoruz” dedi.

MA’nın aktardığına göre Hatimoğulları, katliama dair davada suçun “insanlığa karşı işlenmiş bir suç” olarak değerlendirilmediğine işaret ederek, “Hiçbir firari sanığın yakalanması için doğru düzgün bir adım atılmadı. Buradan tutuklanıp yargılananların bir tanesi Cumhurbaşkanı tarafından serbest bırakıldı. Biri de hastalığı gerekçe gösterilerek serbest bırakıldı. Ve zaman aşımına uğradığına dair karar açıklandığında Erdoğan hayırlı olsun diye cevap vermiştir. Dün olduğu gibi bugün de Alevi canlarımızın yanındayız” diye konuştu.

Katliama dair Alevilerden özür dilenmesi gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, “Bu parlamentonun çatısı altında bütün alevi katliamları, Roboski ve benzeri bütün katliamlarla yüzleşmek için komisyon oluşturulmalıdır. Ve burada alevi yurttaşlarımızın talepleri olan eşit yurttaşlık hakkı temelindeki bütün talepleri harfiyen yerine getirilmelidir” dedi.

‘ÜLKEYİ YÖNETENLER GERÇEKLERİ HALKTAN GİZLİYORLAR’

Hakan Fidan’ın “Üçüncü Dünya Savaşı” açıklamasına değinen Hatimoğulları, Orta Doğu ve Afrika başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde böylesi bir savaşın yaşandığını kaydetti. Hatimoğulları, “Ülkeyi yönetenler gerçekleri halktan gizliyorlar. Suriye’nin, Libya’nın içişlerine müdahaleye, Irak’ın -gücünüz yeterse İran’ın- içişlerine yaptığınız bu yanlış politikayı biz her zaman eleştirdik. Sizin ne işiniz var o ülkelerde dedik. Neden o ülkelerin içişlerine karışıyorsunuz dedik. Buradan bir kez daha bu soruyu bu iktidara soruyoruz. Komşularımızla sıfır sorun politikası diye yola çıktılar ama yedi düvele savaş açan bir anlayışa büründüler” ifadelerini kullandı.

Hatimoğulları, Kayseri’de bir çocuğa yönelik cinsel saldırı iddiası sonrası Türkiye’nin pek çok yerinde Suriyelilere yönelik saldırılar yaşandığını kaydetti. Hatimğulları, yetkililerin “çocuk Türk değil” şeklindeki açıklamasına tepki göstererek, “Tecavüze uğramış 5 yaşındaki bir çocuğun nereli olduğunun, hangi milliyetten olduğunun ne önemi var? Vicdansızlık budur. İkincisi bu olayın faili yakalayıp yargılamak kamunun görevidir. Elbette toplumsal tepkiler olur. Elbette başta kadın hareketini tepkileri olur, olmalıdır da. Ama Kayseri’de bu gündemi bahane ederek bir pogram denemesi yapılmasını, mültecilere dönek onları buradan kaçırtmaya yoğun bir şiddet uygulamaya gerekçe olarak gösterilmemelidir. Bu pogrom denesini asla kabul etmiyoruz. Buradan yakılmış olan ateş Türkiye’nin bir çok kentini sardı” diye konuştu.

”DOSTUM ESAD’ POLİTİKASINA DÖNMEK İSTİYORLAR’

Hatimoğulları, şunları söyledi: “Diyor ki bizim işimiz yok Suriye’de. Suriye’nin içişlerine karışmayız diyor. Dostum Esad birden Esed oluverdi, şimdi de bir daha dostum Esad politikasına dönmek istiyorlar. Görüşme için yıllardır çaba içindeler. Bu yeni bir tutum değil. Peki işiniz yoksa içişlerine karışmıyorsanız, Afrin’de neden kaymakam atadınız, neden Türkiye’ye bağlı üniversitelerin Antep Üniversitesi’nin şubesini açtınız, neden PTT açtınız ve ÖSO güçlerine Türkiye’nin parası ile maaş ödüyorsunuz? Bu iş işlerine karışmak değilse nedir?”

Tüm kentlerin “uyuyan hücreler” nedeniyle tehlike altında olduğu uyarısında bulunan Hatimoğullar, şöyle devam etti: “Jeostratejik konumu itibariyle Türkiye her daim bölge açısından ve dünya açısından çok önemli bir ülke. Bunun hepimiz farkındayız ve çok söyledik. Burada bir kez daha tekrarlıyoruz; Evet Türkiye resmi olarak Suriye ile görüşmelidir. Esad ile de görüşmelidir ama bu görüşmeler gerçekleşeceği zaman oradaki Kürt halkının iradesi ile de görüşmelidir. Orada Qamişlo ile de görüşmelidir. Her kesimle mutlak görüşmelidir. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki Kürt sorununu çözmemiş olan bir Türkiye, dış siyasette başarıya imza atma ihtimali yoktur. Ve şu uyarıyı bir kez daha yapıyoruz; Türkiye’de şu an dışişleri bakanlığı diyalog ve diplomasi çalışması yürütmek yerine, MİT faaliyetleri yürütüyor. İstihbari faaliyettir, dış siyaset istihbari faaliyetlerle yürütülemez. Bunun da altını buradan bir kez daha çiziyoruz. Bunları biz çok söyledik. Şimdi bir kez daha buradan altını çizmiş olalım. Bu konu ile ilgili son sözüm şudur; Şam ile anlaşmanın sahici yolu, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmektir. Sahici yolu Qamişlo ve Kobanê’den geçer.”

‘KAYYIM POLİTİKASINDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİ’

Hakkari’ye kayyım atanmasını eleştiren Hatimoğulları, “Erdoğan, yaşadıkları seçim yenilgisinin akabinde bir normalleşmeden bahsetti. Ucube bir normalleşmeyi, anormal bir normalleşmeyi gündem olarak Türkiye’nin önüne getirdi. Kürt halkının verdiği bütün bu emekler karşılıksız kalıyorsa, anaların bu emeği karşılıksız kalıyorsa, bu ülkede normalleşme olmaz. Kürt halkı muazzam baskılara rağmen kendi belediye eş başkanlarını, belediye meclis üyelerini seçti. Ve şu an belediyede görevlerini icra ediyorlar. Ama yine durmadılar. Yine anormal hareketler, anormal hukuk karşısında görevlerini yapmaya daha doğrusu hukuku ihlal eden işler yapmaya devam ettiler ve kayyım atadılar. Türkiye’deki bütün sol sosyalist yapılarla İstanbul Kartal Meydanı’ndaydık. Hepimizin kimliği ayrı, siyasi görüşleri, cinsiyetleri, inançları, cinsel kimlikleri, etnisiteleri ayrı insanlar olarak İstanbul Kartal Meydanı’nda bir ortak payda etrafında buluştuk. Emeğimiz ve özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz dedik. Kayyıma geçit vermeyeceğiz. Kayyım gayrimeşrudur, kayyım hukuk dışıdır, kayyım 31 Mart’ta bir kez daha toprağa gömülmüştür. Kayyım politikasından derhal vazgeçilmelidir. Hakkari’de belediye meclisinin seçtiği Viyan Tekçe belediyenin başkan vekili olarak derhal atanmalıdır” ifadelerini kullandı.

‘AYŞE ATEŞ KORUNMALI’

Dün görülmeye başlanan Sinan Ateş cinayeti davasına da değinen Hatimoğulları, “Dün mahkeme salonundaki ifadelere dönüp baktığımızda Sinan Ateş cinayetinde ilk ifadelerin hepsinin değiştiğini ve yeni bir senaryonun yazıldığını, burada bu işin azmettiricisi olan kesimleri ve siyasileri korumaya dönük bir ifade biçiminin geliştiğini görüyoruz. Burada kamu görevlileri de var, siyasetçiler de var ama bu dava belli ki bu şekilde götürülmek isteniyor. Canlı yayında televizyon programında ifade etmiştim; bu davada doğru düzgün bir yargılama olmayacak gibi görünüyor. Bu konuda kamuoyu duyarlı olmalı. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş mutlaka ama mutlaka korunmalıdır” dedi.

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu