Haber

MEB ve Diyanet’in ÇEDES Uygulaması Tepkilerin Odağında! Kim Destekliyor, Kim Karşı Çıkıyor?

İmam, sonraki dönemde okullara ‘manevi danışman’ adı altında, Kur’an kursuna vaiz ve öğretmen atanmasını öngören ‘Çevreme Duyarlıyım Değerlerimin Arkasındayım’ (ÇEDES) projesi tepkilerin merkezinde yer alıyor. Sendikalar ve öğretmenler tarafından uygulamaya görevlerine müdahale ettiği ve laik eğitim sistemine aykırı olduğu gerekçesiyle tepki gösterilirken, bazı sendikalar ‘dinlerini öğrensinler’ diyerek uygulamanın bir eğitim-öğretim faaliyeti olduğunu savundu.

“Çevreme Duyarlıyım Değerlerimin Yanındayım (ÇEDES)” projesi nedir?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ‘Çevreye Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi ‘manevi’ adı altında imamlık yapıyor. İzmir ve Eskişehir’in de aralarında bulunduğu bazı illerde ortaokul ve liselere yönelik ‘danışmanlık’ Vaiz, din hizmeti uzmanı ve Kur’an kursu öğretmeni atanmasını sağlayan protokol.

Düzenleme kapsamında Eskişehir ve İzmir’deki okullara atamalar yapıldı.

Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre projenin gerekli olup olmayacağına dair net bir bilgi bulunmazken,

Protokol kapsamında okul dışında da etkinlikler düzenlenebilecek. ÇEDES kapsamındaki kurslar, “il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerince sağlanıyorsa” protokol taraflarının sağladığı yerlerde yapılabilir.

Protokol ile Diyanet İşleri Başkanlığına verilen diğer görevlerden bazıları şöyle:

•Öğrencilerin moral ve motivasyonunu yükselten manevi rehberlik hizmetleri sunmak.

• İşbirliği protokolü hakkında il ve ilçe müftülüklerine bilgi verilmesi.

•Değerler kulübü öğrencilerinin Diyanet Gençlik Merkezlerine taşınmasında sorumlu öğretmenlere destek olmak.

• Diyanet Gençlik Merkezleri tarafından düzenlenen kültür şenliklerine işçi desteği sağlamak.

Sendikalar ve öğretmenler planlanan projeye neden karşı çıkıyor?

Uygulamayı protesto etmek için İzmir’de bir basın açıklaması yapan Eğitim İşletmeleri Bornova Temsilcisi Dürdane Tekin, okullarda rehberlik hizmetlerinin halihazırda rehber öğretmenler tarafından verildiğini belirtti.

Tüm öğretmenlerin fakültede okurken ‘pedagojik formasyon’ kapsamında bilimsel eğitimle ‘değerler eğitimi’ aldıklarını belirten Tekin, ‘Ancak bizim aldığımız değerler eğitimi kozmik ilkeler üzerinedir. Burada yapılmak istenen manevi ve pahalı eğitim tamamen dinle ilgili’ dedi.

‘En azından okullardaki din kültürü öğretmenleri pedagojik formasyona sahip’dedi Tekin, Böylece bir çocuğa nasıl yaklaşılacağını biliyorlar. Soyut düşünmeyi bilmeyen bir çocuğa, pedagojik bir formasyona sahip olmayan kişiler tarafından cennet ve cehennem kavramının verilmesi asla yanlış değildir.terimleri kullandı.

“Değerler çok daha geniş bir kavram. Sadece dini değerlerle sınırlandırmak mümkün değil”

Halen aktif olarak öğretmenlik yapan eski Eğitim-Sen yöneticilerinden Özgür Bozdoğan, önceki projelerden farklı olarak son projede süre belirtilmeden kapsamın geniş tutulduğunu söyledi.

Bozdoğan’a göre ‘değerler kulübü’ adı altında okullarda kurulacak kulüpler aracılığıyla birçok etkinlik düzenlenecek.

Bozdoğan, değerler kulübü ile ilgili faaliyetlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, yani dini bir şeklde tespit edildiğini belirterek, bu hususa karşı çıktıkları bir nokta oldu. başlangıç. Değerler çok daha geniş bir kavramdır. Sadece dini değerlerle sınırlandırmak mümkün değildir.söz konusu.

‘Kamu tesisleriyle yeni bir yapılanma oluşabilir’

Bozdoğan, öğretmenlerin okullarda yapabileceği ve yapması gereken rehberlik hizmetinin din görevlilerine bırakılmaya çalışılmasının, yani öğretmenlerin yerine Diyanet çalışanlarının geçirilmesinin kabul edilemez olduğunu savundu.

Bozdoğan, kamu otoritesi tarafından öğrenciler arasında yeni bir dini teşkilat kurulmasına yönelik protokol yapılmasının kabul edilemez olduğunu, böyle bir durumun öğretmenler arasındaki iş barışını bozabileceğini belirterek, “Biz bu konuları biliyoruz. İtaata dayalı ağabeyler ve ablalar, daha küçük yaştaki öğrenciler üzerinde de etkisi var. Devlet okullarına böyle bir ilişkinin girmiş olduğunu anlamak mümkün değil” dedi.

Başvuruda kabul edilebilir hiçbir unsurun bulunmadığını savunan Özgür Bozdoğan, kamu tesisleri ile yeni bir yapı oluşturacağını öngördükleri bu düzenlemeyi onaylamadıklarını sözlerine ekledi.

Projeyi eleştiren sendika liderlerinin yanı sıra destekçiler de vardı. Eğitim Bir Sen Genel Müdür Yardımcısı Talat Yavuz, ‘Bu projenin hayata geçirilmesi gerekiyor. Sonuçta burası bir İslam ülkesi’ diye savundu.

Eğitim Bir Sen Genel Müdür Yardımcısı Yavuz, projeyi desteklediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu projenin gitmesi gerekiyor. Ne de olsa burası bir İslam ülkesi. Burada yaşayanlar kendilerini Müslüman olarak tanıtıyorlar. Bir şekilde dinlerini öğrenmek zorundalar. Başka bir deyişle, bir eğitim faaliyetidir. Muhalif sendikalar, 28 Şubat zulmüne karşı çıkma pratiğiyle Türkiye’de laikliğin çok sert bir şekilde uygulanmasını istiyor. Sendikacılığı böyle anlıyorlar. Görüşleri toplumda karşılık bulmaz. Farklı düşünebilirler ama proje işe yarıyor. Çünkü bu ülkenin insanı dinini öğrenmek istiyor. Çocuklarının teknoloji öğrenmesini, bilim öğrenmesini, teknoloji üretip faziletli olmasını ve ibadetlerini yerine getirmesini isterler. Dersler artık sadece sınıflarda değil. Gezilerle, kurslarla, yaz etkinlikleriyle olur.’

AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi, uygulamanın öğretmen değişikliği getirmediğini açıkladı.

Öte yandan uzun yıllar eğitimci olarak görev yapan AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi de tartışma konusu olan uygulamanın içeriğini görmeden öğretmenlerin bir şey söylemesinin mümkün olmadığını söyledi.

Son olarak projenin detayları hakkında bilgi almak ve eleştirileri öğrenmek için aradığımız Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkililerinin görüşleri haberin yazıldığı tarihte alınmamıştı.

Kaynak: Bağımsız

haber-ahmetli.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort